New York devam…

Amerika yazıma kaldığım yerden devam ediyorum…

New York büyük ve kalabalık bir kent. Adeta kozmopolit kelimesinin sözlük karşılığı gibi, her türden insan birarada…

Hayat neredeyse hiç durmuyor, gece 3’te otele döndüğümüzde bile etraf hala hareketliydi.
Özellikle Black Friday günü sokaklar hayat doluydu.

New York merkez istasyon başdöndürücü bir hareketliliğe sahip:

Kalabalığı bir kenara itip New York yapılacaklar listesine devam edelim mi?

  • City Pass

GeçtiÄŸimiz yazımda bahsetmiÅŸtim, ama hatırlatmakta fayda var: New York’a gidenlerin gitmeden internet üzerinden bir City Pass edinmelerinde fayda var, bu ÅŸekilde hem sıra beklemede giriÅŸ yapabiliyorlar, hem de bir miktar indirim elde etmiÅŸ oluyorlar.

  • Central Park

Elbette yazın gitsek yemyeÅŸil ortam bizi büyülerdi; ancak biz gittiÄŸimizde de çok tatlı bir sonbahar havası hakimdi etrafta…

Sararmış yapraklar ortama biraz yorgun ve mayışık bir hava vermiÅŸti ve biz bu haliyle Central Pak’ı çok çok beÄŸendik.

Kıpkırmızı yapraklı ağaçlar İbotane ile favorimiz oldu.

3.41 kilometrekarelik bir alan kaplayan Central Park sporcuların, temiz hava ya da sadece romantizm arayanların gözdesi…

  • Şükran Günü Macy’s Geçidi

Şükran Günü sabah 9:00’da baÅŸlayacak olan geçit için bir turist olarak çok  umutluydum :) Bu geçidin geçtiÄŸimiz sene Eurodisney’deki geçit gibi olacağını sanmıştım açıkçası, müzik eÅŸliÄŸinde sürekli karakterler önümüzden geçecek biz de çocuk gibi heyecanlanacaktık. Madem ki tatilimiz yanlışlıkla her yeri kapalı olduÄŸu bugüne denk gelmiÅŸti, biz de bu durumun tadını çıkaracaktık! :)

Kalabalık olacağını gözönünde bulundurarak zaten jet lag nedeniyle uyuyamadığımızdan saat 08:00 gibi sokakta yerimizi aldık. Bazıları piknik örtüleriyle sabah erkenden gelip konuşlanmıştı bu da bizi bekleyen şeyin harika birşey olacağını (!) düşünmemi sağladı.

1,5 saat kadar bekledikten sonra (Geçit saat 09:00da daha uzak bir noktada baÅŸlıyordu, bizim yanımıza gelmedi yarım saat aldı…) geçit baÅŸladı.

Kimi grupların kendi bandosu vardı ama onlar geçer geçmez müzik bitiyordu. Birçok grubun bandosu olmadığı gibi geçit çeşitli çizgi film, politikacı vb karakterlerin devasa uçan balonlarından ibaretti.

Ama yine ve yine Amerikalıların rahat hal ve tavırlarını takdir ettim. Bizim gibi herşeyin aldında bir ayıp aramadıkları için politikacılarının karikatürize hali kimseyi rahatsız etmedi.

Müzik olmayınca da bu geçit bizi moda sokamadı!  EuroDisney’deki gibi canlı, heyecanlı bir geçitin yakınından uzağından geçmeyen, ama Amerikalıları her nasılsa (muhtemelen onlar için özel bir günde olduÄŸu için)  bu kadar heyecanlandıran bir geçitle karşı karşıyaydık.

O kadar beklememize raÄŸmen 45 dakika kadar izledikten sonra oradan ayrıldık. Ayrıldık dediysem her yer öylesine dolu ve sıkışıktı ki, 15 metreyi insanları yararak yürürken bir an oracıkta ezileceÄŸim korkusuna kapılmadım desem yalan olur :) Hemen arka sokaktaki “diner”a kendimizi atıp kahvaltı yaptık.

Kahvaltı demiÅŸken… Amerikan kahvaltısında birçok tatlı öğe bulunuyor, bana bu durum sabah sabah ve aç karnına çok fazla geldi açıkçası. Yumurtalı ekmeÄŸi (French toast) bile ÅŸekerli ve tarçınlı yiyorlar desem ne demek istediÄŸim daha net anlaşılır herhalde? Bol maple syrup’lu (AkçaaÄŸaç ÅŸurubu) pancakeler, tatlı yumurtalı ekmekler…  Ama yine de kahvaltı ortamları çok keyifli. Smoothie’leri nefis. Tatlı iÅŸini çözmüş oldukları kesin!

  • Black Friday

Gitmeden önce üzülerek  seyahatimizin Black Friday’e denk geldiÄŸini farkettim. Neden üzüldüm ve Black Friday nedir söyleyeyim: Black Friday Amerika’da Şükran Gününden bir gün sonra tüm maÄŸazalarda uygulanan ciddi miktarda indirimler anlamına geliyor. Buna neden üzüldüğümü de söyleyeyim: Çünkü herkesten Black Friday’de  müzeler de dahil her yerin bloke oldugunu, içeriye gitmenin bile imkansız olduÄŸunu duymuÅŸtum, dolayısıyla da tatilimizin bir günü boÅŸa geçecek diye düşünmeye baÅŸlamıştım. neyse ki oradayken Amerika’da yaÅŸayan kankam Öz’le konuÅŸtum, Öz durumun  o kadar da çekilmez olmayabileceÄŸini ÅŸansımı deneyebileceÄŸimi söyledi. Biz de madem buradayız ÅŸansımızı deneyelim dedik, ama…

Åžansımızı birçok ürünün birarada satıldığı Amerka’nın meÅŸhuuur “department store”u Macy’sde denemeye karar verdik. Ancak Black Friday tam bir hayalkırıklığıydı. 2 gün önceden bazı ÅŸeyleri beÄŸenip ÅŸansımız yaver giderse Black Friday’de alırız diye düşündük, ancak o gün maÄŸazaya gittiÄŸimizde bu ürünlerin fiyatlarının önce artırılıp, sonra yeni fiyat üzerinden Black Friday indirimi yapıldığını, aslında sonuçta her iki fiyatın aynı olduÄŸunu farkettik. Elbette bu durumu Macy’s gibi bir firmaya hiç yakıştıramadık, tüketiciyi bu ÅŸekilde kandırmaları hiç hoÅŸ deÄŸildi… BaÅŸka yerlede de Black Friday nedeniyle indirimler vardı, ama benim genel kanım ÅŸudur ki Amerika’ya gidip harika fiyatlar yakalamak isteyenler bu seyahatlerini Ocak ayında, yılbaşı sonrasında yapmalılar… Seçecekleri destinasyon da New York gibi pahalı bir kent olmamalı :)

  • Harlem

Son gün yani Pazar, programda Harlem vardı. Harlem’e gidip, ortamı görmeden  kilisede zenci korosunu dinlemeden New York’tan dönmek olmazdı. Ä°botane ilk baÅŸta itiraz ettiyse de eskisi gibi bir ortam olmadığını, güvenli olduÄŸunu duyduÄŸumu söyleyince hemen yelkenleri suya indirdi.

Harlem tam da söylenildiği gibiydi, ürkütücü bir duru olmadı. Etraf gayet huzurlu ve sakin görünüyordu.

Biz Harlem’de en  popüler kiliseye gitmedik zira bizden birkaç gün önce giden arkadaÅŸlarımız tarafından uyarılmıştık: Onlar 2 saat kadar bekleyip yine de içeriye girememiÅŸlerdi çünkü öncelik -doÄŸal olarak- turisttik amaçla deÄŸil, ibadet amacıyla gidenlere veriliyordu. Harlem’de bir kiliseye gittiÄŸinizde de herkes bir bakışta bizim oraya ait olup olmadığımızı söyleyebileceÄŸinden(!)  biz de otelden bize tavsiye ettikleri baÅŸka bir kiliseye gittik.

Ortam çok değişikti. Herkes bizim misafir olduğumuzu anlayıp bizimle sohbet etti, hoşgeldiniz dedi. Törenin başlamasıyla beraber 1 saatten fazla müzik aralıksız olarak sürdü. Ben papaz nerede kaldı diye düşünürken papaz şimdi kürsüye çıkacak dediler ve evet papaz çıktı; fakat şarkı yine kesilmedi. Papaz kürsüdeyken bile kimisi alkışlarla, kimisi danslarla koroya eşlik ediyordu. Ortam çok neşeli ve hareketliydi :) Bu durum elbette sadece bizi değil, bizim gibi ortamı görmeye gelen İngiliz ve Fransız turistleri de çok şaşırttı.

 

Ä°ÅŸte Amerika izlenimlerim bu ÅŸekilde…

Çok keyifli vakit geçirdiğimizi ballandıra ballandıra anlatışımdan da  anlayabilirsiniz.

Gidilebilecek birkaç yer önererek yazımı tamamlayayım bari:

  • Market (Organik) Whole Foods

Buraya mutlaka, mutlaka  gidin, eve getirmek isteyeceÄŸiniz birçok ürünle karşılaÅŸacaksınız: AkçaaÄŸaç ÅŸurupları, salata sosları, vanilya özü… Binbir çeÅŸit güzel ürün, hepsi de organik, katkısız… Ä°sterseniz gittiÄŸiniz günü kahvaltı saatine denk getirin, bizim gibi nefis kahvaltılıklarından da istifade edin :)

 

  • Biftek (Steak) : Peter Luger

Brooklyn’de köklü bir restoran, Manhattan dışına çıkmak için de iyi bir bahane olur :)  Fiyatlar epeyce tuzlu, ama gelen yemek iki kiÅŸinin rahatlıkla paylaÅŸabileceÄŸi kadar büyük.

  • Dondurma: Cold Stone

Times Square’de de bulunan bu lezzet mutlaka denenmeli. Ben arkadaşım YeÅŸ’ten öğrendim ve giden arkadaÅŸlarıma da söyledim, bu dondurmayı her yiyen dağıldı resmen! Amerika’yı, daha doÄŸrusu dondurmayı yeniden keÅŸfetmiÅŸler sanki.

Naneli dondurma içine Oreos (Bizdeki Negro) parçacıkları nefisss, karamel parçacıklı kahvelisi enfessss!

  • Drugstore: Walgreens

Envai çeÅŸit krem, vitamin hapları, araba kullanırken numaralı gözlüğünüzün üzerine takabileceÄŸiniz güneÅŸ gözlükleri gibi ilginç ve kullanışlı ürünler var…

  • Fast Food: Chipotle

Meksika yemeÄŸi seviyorsanız ve zamanınız azsa ÅŸehirde birçok yerde bulunan Chipotle’ları deneyebilirsiniz. Malzemeler sizn yanınızda, isteÄŸinize göre ekleniyor.

  • Philly Cheese Steak

Sokaklardaki arabalarda yapılıyor, güzel görünüyor, ama ben yine de restoranda yemeyi tercih ettim. Oraya özgü değişik ve Türk damak tadına da uygun bir lezzet.

  • Tatlı: Magnolia’s Bakery

Nefis, nefis, nefis! Sadece tatlıları değil, ortam da nefis. Aslında miniminnacık bir yer, oturup tatlı yiyecek yer yok, ama iç dekorasyon çok vintage, çok tatlı, ürünler daha da tatlı :)

  • Şık restoran: Monkey’s Jazz Bar

Giyimin şık olması gerekiyor.

  • Son tavsiyem: Fry Pan…

Burayı internetten bulup çok güzel bir ortam olacağını düşündüm, ancak biz yazın gitmediÄŸimiz için Fry Pan’e gidemedik. Suyun hemen kenarında keyifli bir yer, yazın gidenler bence mutlaka denemeli :)