Bana cikletten mutluluk çıktı!

Bana cikletten mutluluk çıktı…

Doğum günüm…

33 yaşına girmiş olmanın verdiği ağırlık omuzlarımda…

Öte yandan da içimden kendime:

“Kızım, 333. yaşını görme ihtimalin olmadığına göre bu gördüğün görebileceğin en seksi yaş!” diyorum kendime…

Doğum gününde daha özel bir yerde yemek yemen gerekmez mi uyarılarını göz ardı edip, ne zamandır sayıklamakta olduğum ıslak hamburgerleri mideye indirdikten sonra kahve içmek için bir café’ye geçiyoruz çekirdek ailemle beraber. Söylememe gerek var mı, Neva ve Merva da bu ıslak hamburger seçiminden pek memnunlar…

Garson siparişimizi aldıktan sonra “İçerideki grup sizi masalarına davet ediyorlar.” diyor.

Allah Allah?!

Ama o da ne? İbotane “Hayhay” diye başını sallayarak ayağa kalkıyor hemen.

Arkamda kalan grubu göremiyorum, o yüzden biraz bozuk: “Kim onlar, senin tanıdığın birileri mi?” diyorum.

“Yoooo.” diyor.

Bu sefer ben  iyice bozulmuş bir halde,  “E neden gidiyoruz o zaman?” diyorum, ama bir yandan da İbotane ve çocuklarla beraber yürümeye başlamışız bile!

Tamam yeni insanlarla tanışmaya bayılırım, bayılmasına…

Da…

Neden özel bir akşamı hiç tanımadığımız insanlarla geçirelim ki???

Jetonum köşeli bile değil, yokmuş herhalde çünkü düşemedi bir türlü.

Meğerse bizim tatlı ekip bana bir sürpriz yapmış, İbotane’yi de işlerine alet ederek beni şaşırtmak istemişler.

Meriç, Yeş ve  Elo hazır ve nazır…

Tabii beraberlerinde eşler, çocuklar, kalabalık ve neşeli bir grup.

Mmmmmmmmmmm, bayılırım sürprizlere.

Nasıl messsst oluyorum, anlatamam sizlere!

Hemen çocuk gibi coşuyorum…

Elo hemen bir parantez açıyor: Ben sürprizleri sevmem, haberiniz olsun!

Onu bilmem de…

Ben bu hatunları çok seviyorum : )))

Dırdır Vırvır

Tamam, dırdır etmek kötü bir şey…

Tamam, bir erkek için kimi zaman Çin işkencesinden beter bir şey bu dırdır…

Ama ama genlerimizde var, nasıl inkar edelim?

Nitekim ben de geçen gün haklı olduğum bir konuda (Meseleyi hatırlamıyorum, ama dağınıklık filan gibi sudan bir şeydi herhalde) İbotane’ye söyleniyorum…

“Bir dakika…” dedi bana, hemen bir kağıt çıkarttı, üzerinde şöyle yazıyor:

“Bu çek bir saniyede dırdır kesmeye yarar.

Bana uzattığın anda konu ne olursa olsun susacağıma söz veriyorum.”

Birden hatırladım…

Merry’nin İbotane’ye hediye edersin diye verdiği bu çeki, ben aşkımın kabardığı bir anda vermiştim kendisine. (Bir de “Başım ağrıyor yok, ne zaman istersen…” yazan çek vardı, ama onu burada karıştırmasak daha iyi herhalde!)

Hemen kendime geldim, yaptığımdan utandım ve vakit kaybetmeden “Haklısın!” deyip konuyu kapattım.

: )

Sonra da çek bir kerelik olduğu halde, istersen yine kullanabilirsin diyerek geri verdim : ))

Ne dersiniz, büyük insanım ben, öyle değil mi?!

 

Merva’yla Diyalog:

“Di mi anne, biz bebekken balığımız vardı… Ne oldu ona anne?” dedi, tatlı kömür gözlerini açarak.

“Yaşlandı ve cennete gitti.”dedim.

“Aaa, balık cenneti de mi var?” dedi bana.

Bu da yetmedi, “Sen cennete gidince, ben seni özlerim ama…” diye ekledi.

Bugün minik minik anılarımı okudunuz.

Bir söz vardır, “Hayattaki en güzel şeyler bedavadır.” diye (Best things in life are free.)

Gerçekten de öyle değil mi?

Bana cikletten mutluluk çıktı, dostluk çıktı, sevgi çıktı…

Darısı bu yazıyı okuyanların ve başkalarına tavsiye edenlerin başına…

: )

 

N.U.R.

 PiSi: Geçtiğimiz sene doğumgünümde yazmıştım bu yazıyı, içimi ısıttı okuyunca…

Comments

  1. LaLe says:

    Ben de diyecektim; sen geçen doğum gününde de ISLAK HAMBURGER yemiştin N.U.RRRRR :)
    Nerden hatırlıyorsun dersen; ben sanırım hamburger türevlerini sevmediğimden olsa gerek hiiiiç ıslak hamburger yemeddim sanırsam 😀
    O zaman da dikkatimi çekmişşti 😀
    Şimdi de çektiiii! :))

    Sana SONSUZ mutluluklar diliyorum Nuriçeee! Hem mutlu ol!
    Sevgiler, LALE 😉