Brüksel Gezisi

Annemin doÄŸumgünü vesilesiyle anne-kzı Brüksel’e gittik, Avrupa’nın baÅŸkentine…

Tabii gittiğimiz andan itibaren annem neden Temmuz ayında değil de, Ocak ayında doğmuş diye sorgulamaya başlamadım değil :)

Hava -5 dereceydi, elbette biz tedarikliydik, dayanamadığımız noktalarda da kendimizi -mecburen- Brüksel;’in güzel cafélerine atmak zorunda kaldık!

 

Brüksel aynen bıraktığım gibiydi:

Hala Avrupa’nın en az çarpıcı kenti benim gözümde ve en sıkıcısı…

GeçtiÄŸimiz seferki gidiÅŸimde hepinizin yakından tanıdığı Ä°botane ile beraberdik ve Amsterdam’dan dönerken uÄŸramıştık.

Bu sefer daha uzun kaldığımız için olsa gerek…

ve tabii bu sefer Brüj’ü de görme ÅŸansımız olduÄŸu için olsa gerek…

Bu sefer daha çok sevdim Belçika’yı.

Bir kere bazı şehirlere biraz daha fazla zaman verince daha çok seviyorsunuz çünkü daha çok seveceğiniz özellik bulabiliyorsunuz.

Brüksel de öyle bir yer.

Ben de gitmeden arkadaşım Åžebnem’in orada yaÅŸayan kardeÅŸi Burak’tan tüyoları aldığım için bu sefer daha doÄŸru hamleler yapabildim.

DoÄŸru semtlere, doÄŸru cafelere gittik annemle beraber…

Ayrıca sürrealist eserlerle dolu Magritte müzesini, Sablon adlı çekici semtini, Horta isimli mimarın art nouveau tarzı eserlerini çok sevdik, zaten bayıldığımız çikolatası ile hasret giderdik, enfes Nutella benzeri krem çikolatası Speculoos’la tanıştık.(ve kutu kutu taşıdık!)

Barcelona’nın Gaudi’si varsa, Brüksel’in de Horta’sı var, Art nouveau stili döşenmiÅŸ Horta müzesi Brüksel’de mutlaka görülmesi gerekenlerden…

 

Sabah’ın 7sinde açılan bit pazarına gitmeyi de ihmal etmedik.

Bit pazarından birÅŸey alamadık zira beÄŸendiklerim hep sandalye tarzı ÅŸeylerdi, ama meydanında kurulan bu bit pazarına  Fransa,’dan bile evini döşemek üzere gelen ziyaretç,ilerin haklı olduÄŸunu düşündüm.

Yine aynı bölgedeki antikacılara da bakmayı ihmal etmedim ve tabii siz deÄŸerli Nur’un Gemisi okurları için fotoÄŸraflamayı:

Avrupa BirliÄŸinin binası ile hayal kırıklığına uÄŸradık, 1958’de yapılan ve bir atomun 100 küsür milyon katı büyüklüğündeki anıt bina  Atomium’u beklediÄŸimizden çok daha etkileyici bulduk ve Paris’in Eiffel’i ile Brüksel’in mikroskobik iÅŸeyen çocuk heykeli deÄŸil de  Eiffel’le yarışır diye düşündük.

 

 

 

Grand Place güzeldi, ama bu meydanı  Ağustos ayındaki çiçekten halısı ile görebilsek daha çok beğeneceğimizi düşündük.

 

Çikolata mağazalarının tatları kadar vitrinleri de yarış halindeydi.

 

 

Masal kenti Brüj’e de uÄŸrayınca Belçika’nın en güzel yüzünü de gördük. Son gün yaÄŸan karlar arasında kentte biraz daha gezdikten sonra Brüksel’e veda ettik…

Brüj etayları daha sonra :)

 

 

 

 

Comments

  1. LâLe says:

    sefanız olsun. annenin doğum günü kutlu olsun. sağlıklı, huzurlu nice güzel yaşlar dilerim. 😉