Who’s that girl?

Tatildeyken Alexandra Potter’ın “Who’s that girl?” adlı kitabını okudum.

Sanırım Türkçe’ye çevrilmemiş… (Kitabı İngilizce’den okumak isteyebilecekleri uyarıyorum: Yazımda kitap hakkında fazlaca detay bulabilirsiniz…)

“Chick lit” denilen türde tam tatil kitabı tadında, plajda sıkılmadan okunacak bu kitapta 31 yaşında, isteyebileceği her şeye sahip gibi görünen bir kadın başkahraman.

Kendisinin kurmuş olduğu başarılı bir işi,

Harcayabileceği bol parası (ama alışverişe çıkmak için vakti olmadığından internetten alışveriş yapmak zorunda),

Fazla “düzgün” ve mükemmel gibi görünen sabırlı, sevecen, nazik bir sevgilisi,

Ben dahil birçok kadının hayallerini süslediğini düşündüğüm kıpkırmızı bir Beetle’ı var…

İşte bu mükemmel görünen hayatı sürdüren, ama işlerden kafasını bir saniye kaldıramayan kadın günün birinde 21 yaşındaki haliyle karşılaşıyor…

Ve kendisinin genç versiyonuna dış görünüşten tut, kegel egzersizlerini ihmal etmemesi gerektiğine kadar birçok tavsiyede bulunması gerektiğini düşünüyor.

Düşünüyor, düşünmesine de…

Bir de bakıyor ki tam tersine kendisi tavsiye almaya başlamış…

Çünkü 21 yaşındaki hali genç, uçarı, hayatı tadına vararak yaşayan ve hiçbir şeye fazla takılmayan biri…

21 yaşındaki hali kendisi gibi doğum gününde sevgilisiyle sessiz bir yemek yiyip saat 10:30’da evde olmak (ve kanepede uyuyakalmış bir sevgiliyle karşılaşmak) yerine gece yarılarına dek arkadaşlarıyla parti yapıp eğleniyor…

21 yaşındaki hali kendisi gibi tasarım kıyafetler alamıyor belki, ama alışverişe vakit ayırabiliyor ve alışverişi bir keyif olarak yaşıyor…

Eee tabii kahramanımızın da kendisinin çoktaaan unuttuğu bu halleri daha çok hoşuna gidiyor…

Bunlar üzerine kahramanımız Charlotte da…

Sevgilisin fazla mükemmel görünen pürüzsüz yüzeyinin altında, sevgiyi, coşkuyu dibine kadar yaşamayan, yeterince eğlenceli olmayan ve paraya fazla değer veren birinin olduğunu görüyor…

İşine fazla boğulduğunu anlıyor…

Eskisi gibi keyifle alışveriş yapamadığını, uygun fiyata güzel bir parça almanın insanı tonla para verilen bir şeyden 10 kat fazla sevindirdiğini fark ediyor.

Ve hayatını sil baştan düzenliyor…

Bu kitaptan yola çıkarak ben de tekrar 21 yaşımdaki halimle karşılaşsam ona ne gibi tavsiyelerde bulunurdum diye düşündüm ve işte huzurlarınızda listem:

• Yüreğini kısma!

• Prensiplerini kaskatı tutma, esnet biraz…

• Güneşlenirken mutlaka koruyucu krem sür.

• Gözaltı kremi? Am-man ihmal etme!!!

• Spora asıl. Bol bol göğüs ağırlık çalış.

• İş seçiminde kalbini dinle. İşinle mantık evliliği sana göre değil.

• Hiçbir zaman düzgün bir adamdan hoşlanmadım diye üzülme, en sonunda hem düzgün, hem de kalbini çarptıracak kişi çıkacak karşına, merak etme…

• İnternete yatırım yap.

• Hazır işe başlamamışken ve hayatında çocuk vs gibi seni bağlayan detaylar yokken interrail’le gezebildiğin kadar gez!

Sizin listeniz ne olurdu?

Peki ya o yaşlarda kendinize koyduğunuz hedefleriniz?

Bu hedefler gerçekten size göre miymiş?

Ya da şöyle sorayım:

Siz hedeflerinize göre miymişsiniz?