Tatil köylerindeki yemeklerle ilgili bilinmeyenler…

HerÅŸey dahil otellerde en nefret ettiÄŸim ÅŸey yemeklerin kalitesizliÄŸi…

Kimi zaman sipariÅŸ vermeye üşenip kendimi bir süpermarkette bulsam da, ara ara Ä°pek Hanım’dan alıyorum sebzelerimizi, tazecik, hormonsuz gıdalarımızı…

Oradan aışveriÅŸ etmek kadar sevdiÄŸim baÅŸka birÅŸey var ki, o da Pınar KaftancıoÄŸlu’nun haftalık yazıları…

Sizlere de tavsiye ederim, üye olun ve faydalanın bu yazılardan.

Her hafta -hem de hiç sıkılmadan- yepyeni birşeyler öğreneceğinizi garanti ederim.

Bugün sizlerle paylaÅŸacağım ise Pınar Hanım’ın da EkÅŸi Sözlük’ten Hidrofobik Suaygırı takma adlı birinden kısaltarak alıntı yaptığı tatil köylerindeki yemeklerle ilgili yazı:

 

”EÄŸer her ÅŸey dahil sistemin uygulandığı bir otelde tatil yapacaksanız kulak kabartınız. AÅŸağıdakileri peÅŸinen kabul etmiÅŸ oluyorsunuz.

Kırmızı et olarak genelde hindi eti kullanırız. Bu da yapısı gereği fazla süner. Ne kadar pişirirseniz pişirin elastiki bir yapısı vardır. Müşteriler genellikle çok az pişmesinden şikayetçidir.

Balık olarak Alabalık ya da Kuzu Balığı vardır. Kuzu Balığı da tercihen tuzda pişmiş olarak verilir. Aslında tükettiğiniz şey, köpekbalığıdır. Ben hiç kuzu balığı pişirdiğimizi hatırlamıyorum. Tuzda pişirmemizin nedeni, lezzet farklılığını ortadan kaldırmaktır.

DonmuÅŸ balıklarda genelde Sudak ve Kalamar kullanılır. Ahtapot, Ege Bölgesi’nde daha yoÄŸundur. Tabii ki bunları biraya bastırıyoruz.

Bir gün akÅŸam büfesinde kalan 50 – 60 kg. eti, tabii ki çöpe atmıyoruz. Bu, müsrifliktir. Stajyerlere sosu yıkatıyoruz ve baÅŸka bir sos ile baÄŸlayarak ertesi gün büfeye sunuyoruz. ÖrneÄŸin Demiglace sos ile piÅŸmiÅŸ bir yemeÄŸin etlerini alıp Hollandez sos ile tekrar büfeye sunuyoruz. Ama Hollandez sos öyle kolay deÄŸildir. EmeÄŸe saygı lütfen…

Pastane bölümü… Hani bir pastaneye gittiÄŸinizde vitrindeki o devasa boyuttaki tatlıları gördüğünüzde ve fiyatını sorduÄŸunuzda içinizi tuhaf bir sevinç kaplar ya… Eve gittiÄŸinizde tüketirsiniz, tadı da çok lezzetlidir ya hani…

Ya da her ÅŸey dahil sistemini uygulayan bir otele gittiÄŸinizde büfede devasa boyutlarda, krem ÅŸanti ile kaplanmış yaÅŸ pasta tarzında pastalar karşılar ya sizi. Kime sorsanız ismini bilmediÄŸi, herkesin birbirinin yüzüne aval aval baktığı, maÅŸa ile tabağınıza koyarken stajyer çocukların kikirdeyerek sizi izledikleri pastalar vardır ya hani…

Evet evet onlar iÅŸte, doÄŸru bildiniz. Biz onlara ”DOYURAN” deriz.

Bir akÅŸam önceden kalan artıkları çocuklar büfeden toplar, pastanedeki demi chef’ler bu tatlıları bir güzel yoÄŸurur ve akabinde üzerine pralin, damla drop, çırpılmış krema, en sonunda da meyve aromalı krem ÅŸanti ekleyerek tekrar büfeye gönderirler.

Bu durumdan müşteriler ÅŸikayetçi deÄŸildir çünkü ilk önce biten pastamız bu Doyuran’dır. Hatta takviyesi olmadığından mütevellit, bazı müşteriler ÅŸikayet ederler alamadıkları için.

Pastanelerde bu olay biraz daha hijyeniktir. Eğer sahibi çok iğrenç bir adam değilse sadece vitrindeki pastaları kullanır.

Kasaphanede işler, bütün gelen parçalara bakar. Genelde köftelerde dana döş ve gerdan kullanılır. Eğer menüde Adana Kebap ya da Urfa Kebap var ise yemeyiniz. Tekrar söylüyorum, her şey dahil sistemin olduğu bir otelde Adana Kebap yemeyiniz. Elinizi bile sürmeyiniz.

Soğuk bölümünde ise işler çığrından çıkmıştır. Genel olarak, yapılan portör muayenelerinde gaita oranı çok yüksektir. Bunun nedeni, mutfak personelinin hijyeninin yanı sıra mayonez içerikli yiyeceklerin bu bakterilerin gereğinden fazla üremesini sağlamalarıdır. 2000 kişilik bir otelde yapılan rus salatasını, aşçıların elleriyle harmanlamadığını düşünmeniz birazcık saflıktır.

EÄŸer Türk Gecesi var ise ve menüde çiÄŸ köfte de mevcutsa hemen koÅŸa koÅŸa gidip atlamayın. Önce bir düşünün. 1 kg. çiÄŸ köfte 2 saatte yapılıyor. Orada bulunan çiÄŸ köfte en az 20 kg. ‘dır. EÄŸer tam kıvamında olduÄŸunu düşünüyorsanız iÅŸler sandığınızdan daha kötüdür. Stajyerler ayaklarına poÅŸet giyer ve büyükçe bir kazanın içinde bir güzel yoÄŸururlar. Kıvamı mükemmel oluyor ama tadını bilmiyorum. Müşteriler iyi olduÄŸunu söylüyor.

Bütün bunlara karşın büfede hiçbir masraftan kaçınılmaz. Müşterileri aldatmak için bol bol karpuz ve kabak dekoru yaparız. Bir gün saydığımda büfede 20 çeÅŸit yemek olmasına raÄŸmen 50’ye yakın dekor vardı. Önce gözünüzü doyurmak nedir, bunu çok iyi biliriz.

Patates içeren yemekler bol kalorilidir ve tokluk hissi verirler. Çalıştığım mutfakta en az üç kiÅŸiyi patates çuvalının başına dikerim. Sabahtan akÅŸama kadar patates soydururum. Bir öğünde en az üç yemeÄŸim patetes içeriklidir, siz fark etmezsiniz de patates gördüğünüzde saldırıyorsunuz. İçgüdüsel bir ÅŸey galiba…

2000 kiÅŸilik bir otelde, sıcak büfede en az 20 kiÅŸi çalışması gerekir. AkÅŸamları yemek yediÄŸiniz büfenin önünde bekleyen aşçıların sayısı 4’ü geçmiyorsa ve kılık kıyafetleri temiz ama düzensizse orada iÅŸler pek iyi gitmiyor demektir. Ben, mesleÄŸimi saklayarak hemen muhabbete girerim ve sıcak bölümünün yemeklerinin diÄŸer bölümlerden iyi olduÄŸunu söylerim, çok yorulduklarını tahmin ettiÄŸimden bahsederim. Hemen kaç kiÅŸi yapar, nasıl yapar, maaÅŸ durumu nedir dökülürler. Bu ÅŸekilde otel deÄŸiÅŸtirdiÄŸim çok olmuÅŸtur.

Mümkün olduğunca şov olarak tabir edilen, o anda hazırlanan yemekleri tercih edin. Sıra bekliyorsunuz, biliyorum. Lezzetsiz ama hijyeniktir.

Pasta tüketecekseniz dilimlenmiÅŸ yaÅŸ pastalara ağırlık vermeyiniz. Detayına girmeyeceÄŸim, başım belaya girebilir.”

Nur’dan PiSi: Club Med’deki yemekleri bu kategorinin dışında tutabiliriz sanıyorum. Birçok yemek önümüzde hazırlanıyor, dahası lezzetsiz yemek yok gibi birÅŸey… Ama ne yazık ki ihtiÅŸamlı bir kalış ücretini gözden çıkartmak gerekiyor.

 

Comments

  1. tuÄŸba(defneyle derinin annesi) says:

    Ben de Pınar Hanım’dan bu maili aldığımdan beri, zaten sevmediÄŸim herÅŸey dahil otel tatilini, sonsuza kadar çıkardım hayatımdan Nur’cum…Manzara korkunç, üstelik sadece bir kısmı sanırım olayın vehametinin…

    • Aynen öyle. Bir sorun olduÄŸunu yemeklerin lezzetsizliÄŸinden az çok tahmin ediyorduk belki, ama bu kadarını da deÄŸil!
      Butik oteller bu anlamda kurtarıcı, ama bütçeler butik otele geçince artıyor ne yazık ki.
      Her ÅŸeyin bir bedeli var tabii : )