New York, New York

Bakalım New York’u tek yazıya sığdırabilecek miyim?

Hiç sanmıyorum…

Gitmeden söylemiÅŸlerdi, New York’ta ne kadar kalırsanız kalın yapacak birÅŸeyler olur diye..

Biz 7 gün kaldık, dolu dolu geçti, ama yetti de…

Biraz daha sıkıştırılmış bir programla 4-5 günde de halledilebilir, ama ÅŸehri tadını alarak yaÅŸamak için en az 6 gün ÅŸart sanki…

Broadway showları, cafeleri, içleri inanılmaz dolu olan ve birçoğu birer gün ayrılmayı hakeden müzeleri, restoranları, gece verdiği nefis görüntüleri, insanlarının güleryüzü ve mutlu tavrı sayesinde New York gerçek bir cazibe merkezi.

Evet, New York’ta ayrıldığımda en çok da insanlarının rahat tavırlarını özlediÄŸimi farkettim, herkes birbirine saygı ve sevgiyle, güleryüzle yaklaşıyor. Herkes selamlaşıyor.

Herkes gülümsüyor.

Herkes hoşgörülü.

Bizlerin bu trafik-kaos ortamında hoÅŸgörüden ne denli uzaklaÅŸtığmızı farkettim üzülerek. Tabii sorun sadece koÅŸturmak deÄŸil, New Yorklar’ın da hareketli hayatları var. Bence bu biraz da yapı meselesi, bilirsiniz amerikalılar rahat tavırlı, kasmayan insanlar. Etkilenmemek mümkün deÄŸil, ama ben iÅŸi abartıp  büyülendim bu hallerinden…

Bir daha Amerika’ya gidersem en çok da bu hoÅŸgörü ve neÅŸe ortamı dolayısıyla gideceÄŸim sanki! (10 senelik vizemizin hazır olması da bir etken olabilir…) Ä°nsanlar inanılmaz yardımsever, elinizde harita gideceÄŸiniz yönü tayin etmeye çalıştığınızı farkedince hemen durup yardımcı oluyorlar.

21 yaşında Orlando ve Miami’ye gitmiÅŸtim ancak o zaman hoÅŸgörü kısmını bu kadar net gözlemlememiÅŸtim açıkçası…

Gitmeden önce en azından bir gün de Boston’a ayırma niyetindeydik, ancak New York’a gittiÄŸimizde ve bize sunduklarını gördüğümüzde bu koÅŸturmayı gözümüz almadı.

Ufak ufak New York Notları:

  • New York’ta merkezi bir yerde kaldığınız takdirde neredeyse her yere yürüyebilirsiniz. Yürümek -hava da müsaitse- çok keyifli.

Ä°stanbul gibi bol yokuÅŸlu bir yer olmaması, sokakların hayat dolu olması, yürürken etrafı daha iyi inceleme fırsatınızın olması da bir etken elbette. Biz de Times Square’in çok yakınında oldukça merkezi bir otelde kaldık.

Hemen ekleyeyim, New York’ta oteller biraz tuzlu… ancak belki bu farkı uçak biletini en uygun dönemde alarak kapatabilirsiniz. Biz uçak biletimizi Garanti UçuÅŸ hattı’ndan aldık, tavsiye derim, bazen çok iyi fırsatlar oluyor.

  • Gider gitmez Barnes and Noble ve müze çıkarmalarına baÅŸladık.

Barnes & Noble kocaman bir kitapçı, içindeki kitapların çeşitliliği insanı kıskandıracak ölçüde.

Amerika büyük nüfuslu bir ülke olduğundan, okuyan da, yazan da çok :)

Bu fotoÄŸraf Baltimor’daki Barnes and Noble’da çekildi:

  • Müzelerden gidilmesi gerekenler:

MOMA (Museum of Modern Art)  ve MET (Metropolitan Museum of Art) oldu.

İkisi de çok dolu müzeler ve öyle birkaç saatte görülüp çıkılacak gibi değil.

Guggenheim müzesinde Picasso’nun eserleri vardı. ayrıca  american Museum of Natural History müzesi de güzeldi, ama bir hesap hatasıyla Washington’daki Natural History müzesinden sadece 2 gün sonra gittiÄŸimiz için birçok ortak noktaları olması nedeniyle ikisi üst üste biraz fazla geldi bize.

Bu müzelerin bence hepsine gitmek lazım, bizim müzelerimizin ne kadar yetersiz olduÄŸunu bir kez daha kavramak için deÄŸil elbette, hazır oraya kadar gitmiÅŸken madem bizde yok burada deÄŸerlendirelim mantığıyla…

Natural History müzesi önündeki maksimum pozumu çeken İbotane müze dozu fazla geldi diye yorum yaptı :)

  • Cruise turistik olarak gittiÄŸiniz her yerde ÅŸart deÄŸil bana kalırsa, ama New York’ta ÅŸart.

Sürekli içinde dolanıp durduÄŸunuz Manhattan’ı dışarıdan görmüş oluyorsunuz, biz gittiÄŸimizde kapalı olan (New York’ta etkisini gösteren Sandy kasırgasının hemen akabinde gittiÄŸimiz için iskele dağılmıştı) Özgürlük heykeli’ni görmüş oluyorsunuz, dahası tur baÅŸlı başına keyifli. bizim tur saat 4’te baÅŸlayıp, 18:00’da bittiÄŸi için Manhattan’ı giderken gün ışığında, dönerken de gece aydınlatılmış ve çok daha güzel haliyle görmüş olduk. Bu turu yapacaklara böyle bir zamanlama yapmalarını tavsiye ederim.

Hem bu cruise (gemi) turunu, hem de saydığım müzeleri en hızlı ve en ekonomik şekilde gezmek isteyenler gitmeden (veya gider gitmez) birer city-pass alsınlar, internetten kişi başı 80 dolara temin edilebilirler. Bu şekilde hem müze girişlerinize biraz daha az ödemiş oluyorsunuz, hem de müzelere sıra beklemeden giriş yapabiliyorsunuz.

Manhattan ile Brooklyn’i birbirine baÄŸlayan Brooklyn Köprüsü bilhassa gece çok güzel:

Ancak köprü geçildikten sonra görülecek çok da birÅŸey yok, araba ile geçerken gördüğüm Brooklyn’i pek beÄŸendiÄŸim söylenemez. Yine New York ÅŸehri sınırları içerisinde yer alan Queens’i ise hiç görmedim, ayrıca pek de güvenli olmadığını duydum…

  • New York dendiÄŸinde asıl kastedilen yer Manhattan.

Minik bir ada olan Manhattan içinde öyle çok ÅŸey barındırıyor ki, adada dışarı çıkmayı üşenir hale geliyorsunuz, zaten pek gerek de kalmıyor. Yollar gözünüzde büyüyor. Gitmeden önce kuzenimin tavsiyesiyle seçtiÄŸimiz steak restoranına biz de tam da bu nedenle gidemedik, zira oraya gitmemiz son akÅŸama kaldı ve o gün de inanılmaz yorgunduk. Tercihimizi Manhattan’daki bir yerden yana kullandık bu durumda. DoÄŸru mu yaptık bilemiyorum, ama Manhattan’da yediÄŸimiz steak’ler de nefisti (Benden ziyade Ä°botane için, benim ete düşkünlüğüm yoktur pek. Kebap mı dediniz, o baÅŸka, gelir gelmez Işıllar’daki Namlı partisine katılmak için kıta deÄŸiÅŸtirdim!)  Kuzenimin tavsiye ettiÄŸi yeri de hemen söyleyeyim, Peter Luger. Uyarmalıyım, burada steak ücretleri oldukça pahalı, ancak porsiyonlar öyle büyükmüş ki (Amerika genelinde öyle zaten) iki kiÅŸi  rahat rahat doyuyormuÅŸ. EÅŸinizle özel bir yemek isterseniz gözden çıkartılabilecek bir rakam olabilir belki…

  • New York denince akla Broadway ve müzikaller geliyor tabii:

Biz de 2 adet müzikale gittik: Avenue Q ve Phantom of the Opera (Operadaki Hayalet)

Birincisi oyuncuların kukla oynattığı bi gösteri, burada da Türkçe versiyonu vardı bir aralar, bilmiyorum hala var mı…

Güzeldi, komikti. Ama bizima asıl  çok etkilendiğim Operadaki Hayalet oldu.

Sahnelerin inandırıcılığı, etkileyiciliÄŸi tartışılmazdı. Oyuncuların sesi ve sahne duruÅŸları muhteÅŸemdi. EÄŸer tek bir gösteri izlenecekse bu bir klasik olan Operadaki Hayalet olmalı diye düşünüyorum. Aslında ben oradayken Evita’ya son dakika satılan indirimli biletlerden almak niyetindeydim, ama orada yaÅŸadığımız jet lag ve uykusuzluk sorunu ile artık 3. bir gösteriye enerjim kalmadı ne yazık ki… Bu arada müzikallere bilet alacaklara www.broadwaybox.com vb siteleri öneririm, biletler promosyonlu fiyatlardan satın alınabiliyor..

Times Square ve Broadway dip dibe…

 

Times Square bana Hong Kong’daki ana caddeyi hatırlattı. Zaten Hong Kong New York’a çok benziyor, gökdelenleri, gündüz çirkince gece güzel oluÅŸuyla hareketli  ve kalabalık sokakları ve neon ışklarla aydınlatılmış caddeleriyle…

 

Tahmin etmiştim bir yazıda bitmeyeceğini, daha yazacak öyle çok şey var ki!

Başta Black Friday  olmak üzere tabii ki :)

 

 

 

 

 

 

 

 

Comments

  1. Tuba Sefayi Atalan says:

    Ama tadına doyamadım ben bu yazının…devamını dört gözle bekliyorum…sevgilerrrrr